Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1969 yılında İsmet İnönü, 1922 Ağustosunda askerî za ferden önce, Atatürk'ün devrim düşüncesinin bilinmediğini; ancak, 29 Ekim 1923 günü cumhuriyet ilânı ve 3 Mart 1924 günü hilafetin kaldırılmasından sonradır ki, geri dönüş yolu nun tümüyle kapandığını söylemiştir: "Şimdi zaferle İzmir'e gittiğimiz zaman herkes zafer neşesi ile
Atsız Yeniden Mahkemede: “Konuşmalar” yazısına karşı tepkiler resmî makamlar üzerinde de tesirini göstermiş ve Atsız ile derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek hakkında dava açılmıştır. Bunun üzerine Atsız, yazının üçüncü bölümünde şunları yazar: "Memleketi parçalamak isteyen, Kürt devleti kurmak için Kürtçülük yapmak isteyenlere
Reklam
Ayaklı Kütüphane Çalıştığım yerde çok değerli bir arkadaşım bir gün benim için ayaklı kütüphane diyerek bir başka arkadaşına anlatırken söylemiş. Sonra bunu banada söyledi. Ayaklı kütüphane nasıl oldum.
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Atatürk'ün not defterlerinden,
14 Temmuz 1918, Pazar. Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
Sayfa 150 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kumanda'n İsmet!
Kendi anlatımına göre İsmet Paşa, Mustafa Kemal'le 1916'daKafkas Cephesi'nde tanışmıştır. Kendisi 2. Ordu'nun kurmay başkanıyken başlarına Mustafa Kemal atanır. Ordunun durumunu sorarkendisine. İsmet Bey de 2 saat boyunca anlatır ve bir taarruz teklifinde bulunur. Mustafa Kemal de bayılır bu teklife. İnönü'ye
Sayfa 58 - TimaşKitabı okudu
Atatürk ve İzmir
"Bilir misin çocuk dedi. 1905 yılının Şubat ayıydı. Ali ve Müfit ile beraber bizi Şam'a sürmüşlerdi. İstanbul'dan kalkan Nemse vapuruna binip Beyrut'a gitmek üzere yola çıkmıştık. Vapur yolcu almak üzere Punto'da (Alsancak - İzmir) mola verdi. Biz de vapurdan inip bir atlı araba tuttuk. İzmir'i ilk görüşüm o senedir. Arabayla şöyle sahil boyunca dolaştık. Hatta bir ara Pasaportta bir lokantaya oturmaya niyet ettik ancak vapuru kaçırırız diye cesaret edemedik. O zaman güzel İzmir'in en güzel yerleri hep yabancıların elindeydi. Ne mutluyum ki İzmir'i yeniden Türk kılmak bana nasip oldu. Kız kardeşi Selanik'i kaybettik ama İzmir bizim oldu."
Atatürk ve Türk Gençliği
Atatürk, Türk gençliğinden ne anladığını şöyle tarif etti: -Türk genci, inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük kıpırtı ve bir hareket duydu mu: bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır... demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla... nesi varsa onunla, kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç < Polis henüz inkılap ve cumhuriyetin polisi değildir > diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir... Yine düşünecek: < demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!... > Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet Paşaya, Meclise telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki: < Ben, inanç ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimden haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!... > Atatürk, gözlerini sofradakilerin yüzlerinde dolaştırdı: -İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği... dedi.
Sayfa 641 - Rıza Ruşen Yücer-BakışKitabı okudu
Dördüncü Ordu umandan ve Bahriye nazırı Cemal paşa. Benim bütün fikirlerime istirak etti: "Ne yapmak lazimdir," dedi. "Hiçbir sey yapamazsaniz hiç olmazsa istifa ediniz," dedim. Karşımdaki gözyaşlarıyla teyit ettigini, fikir ve hislerime iştirakten sonra, bana dedi ki: "Yapamam, çünkü kendim ve çok sevdigim evlatlarim için dayanabilemeyeceğim bir sey yoktur." Hatırladığıma göre su cevabi verdim: "Efendim, bahis mevzuu mesele koca bir Türk milletinin ölüm kalımıdır . Mahvolan budur ve buna emin oldugunuzu gözyaşlarınızla izhar ediyorsunuz. Bu ölüm kalim manzarası karsisinda şahsi endişelere düşünmemek lazımdır."
302 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.